8 Şubat 2011 Salı

(Hakiki) İlk Yazı

Blogun ikinci yazarından (gecikmiş de olsa) merhaba,

Ayvaz’ın daha önce bahsettiği Köroğlu da nihayet bir şeyler yazmaya başladı. Başlamak için geç kaldığımın (Aslında acele edip vakitsiz bir zamanda blog açan Ayvaz’dı.); Ayvaz’ın bu yazıyı sabırsızlıkla beklediğinin; edebi bir şahsiyet olmasam da meramımı doğru anlatabildiğim için beni ikinci yazar olarak seçtiğinin; …(liste daha da uzar ama kısa keselim) farkındayım. Teşekkür edip bu mevzuyu geçelim isterseniz.

Sevgili okur (Nasıl da yazar havasına girdim hemen),

“Bunlar da nerden çıktı?” “Ne dertleri var da blog açıyorlar?” “Köroğlu, Ayvaz ne garip isimler?” dediğinizi duyar gibiyim. Sırayla cevaplayayım. Aslında bir müddettir blog alemindeyiz; yalnız sessiz ve sadık okuyucular olarak. Kendi ilgi alanlarımıza giren blogları takip edip, bazen birbirimizle paylaşıyorduk ki birgün Ayvaz “Biz de bir blog açsak, kendi fikirlerimizi başkalarıyla paylaşşak fena mı olur?” dedi. Bense tereddüt edip “Blog dediğin öyle kolay bir şey değil. Zaman harcaman, emek vermen gerekiyor ve en önemlisi söylediklerinin işe yarar şeyler olması gerekir dedim.” Neyse zaman içinde beni ikna etti ve sınavlarımız bittikten sonra uygun bir zamanda blog açma kararı aldık. Ama bu Ayvaz ne yaptı? Hiç sormadan, plan-program yapmadan bir gecede blogu açtı. Anlayacağınız üzere hala kızgınım. Üstüne bir de sık sık beni sıkıştırıp “Hadi yazını bekliyorum.” demez mi? Arkadaşlığımız hatrına (bir de hevesi kırılmasın diye) kızdığımı göstermedim ama dayanamadım burada içimi döktüm. Ohh!

Neyse efendim, laf lafı açıyor. Nerden nereye geldim. Sizlere anlatacağımızı konuların sınırlarını şimdiden çizmemiz zor gözüküyor (Dedim ya Ayvaz plan-program yaptırmadı diye). Biz iki yeni doktorun (korkmayın mesleki mevzulara fazla değinecek gibi durmuyoruz) hayata dair düşünceleri, edindiği tecrübeleri, keşfettiği güzellikleri, meraklı oldukları konuları dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız.

İsimlerimizin nerden geldiğinin hikayesini de kısaca anlatayım. Dedim ya doktoruz; hani devamlı ders çalışmamız gerekir.:( İşte bizim de birkaç arkadaş bir çalışma grubumuz vardı. Yaz boyunca çalıştık iyi güzel ama, atama zamanımız gelince bir bir herkes görev yerine gitti ve Ayvaz’la ikimiz çalışmaya devam ettik. Ben o sıralarda durup durup “Bir Köroğlu, bir Ayvaz kaldık böyle” diyordum (yoksa Bolu Beyi’ne karşı gelelim, isyan edelim durumları yok). Ayvaz da sağolsun, bu sözümü çok sevmiş olacak ki blogumuza bu ismi uygun görmüş (bakın bunu bile bana sormadı. ühüü..)

(Uzattığımın farkındayım, toparlıyorum.)

İşte böylece Köroğlu ve Ayvaz olarak yazılarımıza başlıyoruz. Umarım güzel paylaşımlarda bulunur ve hayatımızdaki renklere bir yenisini daha katabiliriz. Tabi bunun için senin de katkılarını bekliyoruz Sevgili Okur.

İyi geceler,

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu kadar mı?

ayvaz dedi ki...

iyi olmus go on koroglu:)Demek kızdın inat ettin de yazmadın ha..benim yuzumden net camiası boyle bir kultur hazinesinden yoksun kaldı..Curmum buyuk ne yapsak aklanmak icin:)

Adsız dedi ki...

merhaba ayvaz ve köroğlu :) blog istatistiklerimi incelerken sizin blogdan bana gelen ziyaretçileri görerek blogunuzu keşfetmiş oldum. bundan böyle takipçinizim ;) ayrıca siz her köroğlu ayvaz dediğinizde üzerime alınıyorum ama bunun sebebini burda ifşa etmeyeyim şimdi :D :D yeni çıktığınız doktorluk yolunda başarılar dilerim, sevgilerimle ^^

Adsız dedi ki...

Merhaba Hikaru,
Bizi takip ettigin icin cok tesekkur ederim. Aslinda uzun zamandir (blog acmadan da once) yazilarinizi takip ediyorum ve cok da begeniyorum. Iste biz de ciktik bir yola, bakalim nereye kadar goturebilecegiz. Henuz karinca adimlariyla ilerliyoruz. Umarim birgun sizinki kadar guncel bir blog olabiliriz.
Iyi gunler :)